KADIN ORKESTRA SANATÇILARININ KIYAFETLERİNE “AHLAKİ MÜDAHALE” KABUL EDİLEMEZ.
Bilindiği üzere, basında yer alan bazı haberlerde, 12 Aralık'ta gerçekleştirilen "2024 Türkiye - Macaristan Karşılıklı Kültür Yılı Kapanış Töreni" konserinde Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası (CSO) sanatçılarının, yasa ve yönetmeliklere uygun biçimde yıllardır her konserde giydikleri kıyafetlerine müdahale edildiği iddia edilmiştir.
Cumhurbaşkanlığı'nda gerçekleşen ve TRT'den canlı yayınlanan konserde, kadın sanatçıların giydikleri kıyafetlerin yırtmaçlarının dikildiği ve sırt bölgelerine tül eklendiği iddiaları da bu haberlerde yer almıştır.
Konuyla ilgili ana muhalefet partisi de konuyu meclis gündemine taşıyarak soru önergesi vermiştir.
Bu vahim durumun yetkililerce aydınlığa kavuşturulması gerekmektedir. Zira iddialar doğruysa, Cumhuriyet tarihinde ilk kez orkestra sanatçılarının yönetmelikle belirlenmiş sahne kostümlerine “ahlaki yönden” müdahale edilmesi söz konusudur.
Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası (CSO) konserinde kadın sanatçılara yönelik kıyafet müdahaleleri kabul edilemez. Siyah renkte, yıllardır her konserde giyilen ve yönetmelikle türü belirlenmiş olan gayet ağırbaşlı bu kostümler, bir sanatçının sahneye çıkarken kendisini ifade etme biçimlerinden biridir. Bunun üzerine yapılan her türlü müdahale, yalnızca bireysel özgürlüğe değil, aynı zamanda sanatçının çalışma koşullarına da müdahale anlamına gelir.
Ahlaki sansür, sanatı ve sanatçıyı dar bir kalıba sokma çabasıdır. Kadın sanatçılara yönelik yapılan bu müdahale, sadece onların kişisel haklarını ve sanatsal özgürlüklerini ihlal etmekle kalmaz, aynı zamanda kadın haklarına da zarar verir. Bir sanatçının sahnede giydiği kıyafet, bir tür iş kıyafeti olarak kabul edilir. Sanatçılar, iktidarın ahlaki veya estetik anlayışına göre değil, yasa ve yönetmeliklere göre giyinirler. Kıyafetlerine müdahale edilen sanatçılar, sadece estetik değil, aynı zamanda iş güvenceleri ve kişisel hakları konusunda da bir tehdit ile karşı karşıyadırlar.
Bu müdahaleler, aynı zamanda demokratik ve özgür bir toplumda kabul edilemeyecek bir uygulamadır. Sanatçılar, yıllarca kullandıkları kıyafetlerle sahneye çıkabiliyorken, aniden ve sansür mantığıyla yapılan değişiklikler, Türkiye'nin sanat ve ifade özgürlüğü anlayışını sorgulatmaktadır. Sanatçılara yönelik kıyafet müdahaleleri, toplumsal özgürlükleri ve yaratıcı ifadeyi baskı altına alarak, sanatçıyı yalnızca işini yapmakla kalmayıp, aynı zamanda iktidarın "ahlaki" kurallarına uymaya zorlar. Bu tür bir uygulama, sanatçıyı yalnızca bir çalışan olarak değil, bireysel hakları da ihlal edilen bir kişi olarak görmek anlamına gelir.
Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası sanatçılarının kıyafetlerine müdahale edilmesi, yalnızca bir sanatçıya değil, tüm toplumun özgürlüklerine ve demokratik değerlerine bir tehdittir. Sanatçılara uygulanan "ahlaki sansür", sanatçının kişisel haklarını ihlal etmekle kalmaz, sanatın özgürleşmesi ve gelişmesi adına tehlike arz eden, hoşgörüsüz bir anlayışı yansıtmaktadır. Kıyafetleri değiştirmek ve estetik tercihlere müdahale etmek, sanatçının çalışma koşullarını zorlaştırmakla kalmaz, aynı zamanda toplumsal çeşitliliği ve özgür düşünceyi engellemektedir. Sanatçılar, toplumun kültürel zenginliğine katkı sağlarken, aynı zamanda kendi kimliklerini ve özgürlüklerini ifade etme hakkına sahiptir. Bu hakların korunması, sanatın ve sanatçının toplumdaki yerinin güçlenmesine olanak tanır.
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 64. Maddesi “Devlet, sanat faaliyetlerini ve sanatçıyı korur. Sanat eserlerinin ve sanatçının korunması, değerlendirilmesi, desteklenmesi ve sanat sevgisinin yayılması için gereken tedbirleri alır” derken, yasal kostümlere “ahlaki” gerekçe ile müdahale edilmesi, iffetli Türk kadınına da hakarettir.
Bu ahlak bekçiliğini yapan kişileri kınıyor ve bu kişiler hakkında, Anayasa'nın ilgili maddesi gereği ivedilikle soruşturma açılarak sanatçılardan özür dilenmesini bekliyoruz.
İletişim